Ani ve beklenmedik bir ölüm fazlasıyla acı verir insana, kaybettiğiniz kişi, sizin can damarınız, tutunduğunuz tek dalsa eğer. Karanlık ve dipsiz bir boşluktaymışçasına korku verir insana. Başta kabullenmek istemezseniz fakat sonra anlarsınız ki, ölüm aslında gerçeğin ta kendisiymiş!
Yıllarınızı paylaştığınız, yaşadıklarınızı çoğuna şahitlik etmiş, sizi anlayan ,size güvenen ve aynı güveni haklı olarak sizden de bekleyen birini kaybettiğinizde, ne kadar güçlü ve metanetli olabilirsiniz ki..
Sanki hala geri dönüşü varmış gibi çaresice beklersiniz. Şartlar ne olursa olsun,bu her zaman zordur.
Eskileri hatırlamak işkence gibi gelir o saatten sonra. Dayanamayıp boşaldığınız anlar olur.
Onun, elinizden kayıp gittiğini anladığınızdaysa dayanılmaz bir özlem duygusu kaçınılmaz olur artık.
Ona ait herhangi bir izi görmeye dayanamazsınız. Tüm ipuçlarını kaldırıp atmak istersiniz, onu hatırlatacak her şeyi…
Hayatın akışına alışmak ilk başta imkânsızmış gibi görünse de bir bakarsınız ki, teslim olmuşsunuz. Tadılan her acı insana bir şeyler katar. Ne yapsanız artık eskisi gibi olmaz fakat hayat kaldığı yerden devam etmek zorunda!