Cennetin Kokusu
Sürekli genişleyen uçsuz bucaksız gökler neyi düşündürüyor? Ayrıca 10 üzeri-18 metreye inilmiş olan boyutlardaki kuarklar? Yer ve gökleri yaratan Allah’tır.
Yüz milyarlarca galaksiler ve sadece bir galaksideki yüz milyarlarca yıldızların düzeni ve 10 üzeri -18 metreye inilebilen günümüzde, kuarkların düzeni Allah’ı düşündürseydi eğer “kamusal alan” a sahip çıkmaya kalkacak kadar akıl şaşmış olmazdı. Kamusal alanı, evrenler çiftliğini yaratan alemlerin Rabbinden ayırmaya kalkanlar; Allah’ın emirleriinin değil, kendi emirlerinin olmasını isteyenler tam bir sapıklık içine düşmüşlerdir.
Osmanlı İmparatorluğu’ nda padişahı yerinden edecek şeylerden birisi delirmesi diğeri de dinimize uygun olmayan bir şeyin yapılmış olmasıydı. O dönemi yaşanlar bizim kamusal alan denilen şeye karşı ne derlerdi acaba? Oysa günümüzde şeytanın arşivine aşinalık arttıkça, nefse tapıldıkça bu tür şeyler normal karşılanıyor. İnancı için yaşamayanlar çok ucuz şeylere satılırlar. Bir olan Allah’a kulluk etmeyenler kulluk edecek çok şey kendilerine bulurlar. Allah’a secde etmeyenler servet, şan, şöhret, mevki, makam, mal, mülk ve eşyanın önünde başlarını eğerler.
Kahramanca yaşanmış 600 yıllık son dönem geçmişimiz bile bir kalemde silinip atılabildi. İşine gelmeyen yerler karalandı. Nankörlük caddesinin sonunun iyi olmayacağı bellidir. Oysa bu geçmişte Allah’ın adını ötelere duyurmak için çırpınılmış ve Akdeniz göl haline getirilmişti. Hasta adam dedikleri halleri bile inancından ötürü arslan kesilip düşmanların kökünü kesmişti. Bütün istekleri inancımızın yaşanabilmesiydi. Düşmanların yapamadığını malesef kendi kendimize yapmayı başarmış durumdayız.
Acaba kamusal alan zulmünü mesela Çanakkale şehitlerimiz bir duysaydı acaba ne kadar üzülürlerdi. Allah’ın emirlerinin öncelenmesinin önündeki engelleri, Peygamberimizin (s.a.v.) sünnet-i seniyyelerinden bile haberdar olunmadığını, dünyevileşmenin bizi ne hallere getirdiğini, Ebu Cehil gibi Hak ve hakikatlere karşı ciddiyetsizliği, ilgisizliği, duyarsızlığı, zorbalığı, nankörlüğü, işyerlerinde namaz kılmanın problemini, doğru dürüst din eğitiminin verilmediğini, okulların durumunu, üniversite okuyamayan başörtülü kızlarımızı, hayvani özelliklerin epey bir ağır bastığını, “la ilahe illallah” davasını bile duymamış olanları, Hak ile batılın hiç bir şey ifade etmeyişi, heva ve hevesin peşinden gidilmesini, nefse karşı körlüğü, gazab celbeden faizi,.....görselerdi kimbilir o arslanlar bu halimize ne derlerdi?
Dünya hayatının boş işlerle, gaflete dalarak geçirilmesinin, şeytanın sayısız arşivlerini seyrederek geçen ömürlerin pişmanlığının; her iki alemde de duyulması acı vericidir.
Cennette boş söz duyulmayacağı bize bildirilmiş. Belki de cennet hayatından bir kokudur bu...ne dersiniz?