|
|
Bu yazı 242
kez okunmuştur. |
Portakal Ağacı ! |
Harabe binaların ve sidik kokulu mahallerin bulunduğu , araba seslerinin kuş seslerini bastırdığı pek de güzel olmayan bir sokakta tüm görkemiyle büyüyen bir portakal ağacı vardı . Yaprakları alabildiğine yeşil, küçük yapraklarıyla her kuşun hayali koca portakal ağacı . Sırf portakalları için kilometlerece gerideki ormandan kuşlar bu sokağa hücum ederlerdi . Portakal ağacının da keyfi yerindeydi . Yaşadığı yer pek güzel sayılmazdı gerçi ama dallarına konan kuşları , gökten yağan aziz yağmuru için yaşıyordu . Ağacın yaşama tutulacak bir sebebi vardı . Cuma günü sonrası okulların tatill olmasıyla birlikte çocuklar sokağa oyun oynamaya çıkmışlardı . Kızlar ağacın kabuklarına aşklarını kazıyor , oğlan çocukları ise hunharca oynadıkları futbol oyunu yüzünden ağacın dallarını kırıyorlardı . Bizim portakal ağacı ise tüm bilgeliğini koruyor bunlar çocuk dercesine hiçbir şey yapmaksızın dallarındaki kuşlara bakıyordu . Ayşe'nin Ali'nin ismini ağaca kazıdığı sırada Ali'nin topu ağacın dalını kırar . Ağaç kırılan dallarını daha öncede görmüştü fakat bu kırılan dalla birlikte dalın üstünde yaşayan kuşlar düşmüş , yavrular yerlere salınmıştı . Kız çocukları yavruları sözde severken , erkek çocuklar kuşları kafasından sıkarken ve anne kuş acısından feryat ederken heybetli portakal ağacı yıllardır sakladığı sinirini sonunda dışa vurur . İnsanlar ağaçların yürüyemeyeceğini , kuşların konuşamayacağını düşünse de kuşlar konuşur ve ağaçlar da yürür . Portakal ağacıda aynen öyle yaptı . Yerin en derinlerine ulaşmış köklerini bir çırpıda yerinden söktü , ağır gövdesi ilerde yürümeye koyuldu . Çocuklar çığlık ata ata her bir yana koşuştururken , yetişkinler ağızları bir karış açık portakal ağacına bakarken , ağaç büyük ormanın bulunduğu yere doğru ilerlemeye başladı . Ağacın yaşama tutunmasının iki sebebi vardı ; kuşları ve yağmuru . Artık kuşları yoktu . Geriye ormanda kendine kucak açacak olan yağmuru kalmıştı ... |
Belirtilmedi
|
|
|
|