Genç Yazılar
Genç Hikayeler
Genç Şiirler
Genç Makaleler
Genç Fikirler
Genç Mizah
Haftanın Genç Yazısı
Genç Yazarlar Komitemiz
Üyelik İşlemleri

mail.jpg (2821 bytes)

Yazılarınızı göndermek için tıklayın

 
 
Adınız Soyadınız
E-mail Adresiniz
Arkadaşınız Adı
Arkadaşınız Email Adresi
Email in Konusu
 
Bu yazı 27.06.2009 tarihinden beri 229 kez okunmuştur
Yazının Başlığı Yazar Adı Gönderilme Tarihi
Allah Erleri Belirtilmedi 27.06.2009

 

 

Evliyaullah, marifet sahibi, Allahu Teala’yı tanıyan kişilerdir. Allahu Teala’yı tanımak da ancak ilham ile olur. İlham ise peygamberlerin varislerine tanınan bir haktır.

 

Hz. Mevlana şöyle buyurur:

“Hak’la beraber olmak isteyen kimse, velilerin huzurunda otursun. Velilerin huzurundan uzaklaşan kişi, küll’ü olmayan bir cüz’dür, helak olur. Şeytan yolunu kaybedene musallat olur. Onu hileyle mağlup edip başını yer. Gönül sahiplerinden bir an bile ayrılmak şeytanın hilesidir, ey nüktedan!” “Bir kimsenin rehberi Hakk’ın gölgesi olursa Allah onu hayal ve gölgeden kurtarır. Hakk’a gerçekten kul olan O’nun gölgesidir. O Allah ile diri, bu alemde ölüdür. Onun eteğini bir şüpheye düşmeden yakala ki, ahir zamanın afetinden kurtulursun.” “Gönülleri temiz olanlar, renkten ve kokudan kurtulmuşlar, daima Hakk’ın lütfuna gönül bağlamışlardır. O sakınanlar kabuğa bakmaz, öze itibar ederler. Ayne’l yakin (birşeyi görerek bilip anlama) bayrağını çekmişlerdir.”

 

Osmanlı dönemindeki yöneticilerin evliyaulllaha verdiği önemi, yaşayan evliyaullahdan yararlandığı gibi geçmiştekilerden de yararlanmış olmaları, onlara saygı göstermeleri, Allahü Teala’nın izni ile üç kıtada at koşturmalarına, hatta dünyanın tacı olmalarına sebep olmuştur. Padişahlar onlarla beraber yaşamışlar, işlerini onlarla istişare ederek yapmışlardır.

Yavuz Selim, Şam’da halka-i izkre katıldı. Mısır’a gitti. Abbasileri mağlup ederek halifeliği aldı. Mısır’ı Osmanlı topraklarına kattı. Bu arada Mürşidi, rüyasında gördüğü Peygamberimiz Efendimiz (s.a.v.), elindeki bayrağı Hz. Ali (k.v) ‘ye verdi. Hz. Ali (k.v)’de bayrağı Yavuz Selim’e verdi. Yavuz Selim ve mürşidi, mürşidinin gördüğü bu rüyadan sonra istişare ettikten sonra, İran’a sefere çıkar ve başarı üzerine başarı katar.

 

Peygamber Efendimiz (s.a.v.), bir hadisi şeriflerinde şöyle buyurur:

“Üç kısım insan vardır ki onları ancak münafıklar hafife alırlar. Yaşlı bir müslüman, ilim sahibi kişi ve adaletli devlet (İslam devleti ) başkanı.”

 

Hz. Mevlana şöyle buyurur:

“Bir akıl velilerden kaçarsa o, hayvanlar mertebesine geçer.” “Allah erinden başkasını kuru kum bil. Muttasıl o senin ömür suyunu yok eder.” “Olgun kişilerin tozunu toprağını, duvarını öpmek, alçakların nimetinden iyidir. Aydın gönüllülere bende olmak, padişahlarla beraber bulunmaktan yeğdir.” “Veliler aklın aklıdırlar. Diğer akıllar adeta deve gibidirler.”

 

Son teknoloji ile donatılmış bir gemiler bile, bir gemiye çarpmamak veya karaya oturmamak için kılavuz kaptan alıyor. Bizler, kılavuz olmadan, bir rehber bir yol gösterici olmadan hafızamızın bile kavrayamayacağı o uzun yolu yalnız başımıza gitmeyi düşünmemiz bile imkansızdır. Onun içindir ki, Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’e varis olan gerçek alimlere, su, hava, yiyecek ve içecek gibi ihtiyaç vardır. Ama asıl önemli olan, bunun bir ihtiyaç olduğunu hissederek, duymayan kulaklarımızı onlara açmamızdır.

 

Ebu Ali Dekkak Hazretleri şöyle buyurur:

“Bir ağaç, onu diken ve bakan biri olmadan kendi başına büyürse yaprak açar, fakat meyve vermez (verse de tadıyla yenmez). Aynı şekilde bir müridin de her zaman kendisinden terbiye ve feyiz alacağı bir üstadı yoksa o, nefsinin kötü arzularına kulluk eder; tek başına ondan bir kurtuluş yolu bulamaz.”

 

Hz. Mevlana şöyle buyurur:

“Hak erlerinin ayağı altında toprak ol.” “Sakın yiğitlere haset etme. Yoksa kötü şeytan yoldaşın olur.Veli için zehir bal olur, panzehir olur. Fakat haset edersen  sana bal, zehir kesilir. O Hakk’a tebdil olmuş, Hak’da onun işini tebdil etmede. Allah’ın lütfu ile ateş onun için nur olur.” “Gönül sahiplerinin ilimleri, taşıyıcı oldu. Ten ehline ise ilimleri yüktür. İlim gönüldeyse o sahibine dost olur. Tenin zahirindeyse bir yük olur. Allah, “Onlar, kitap taşıyan eşeğe benzer” dedi. Sende Hak ilmi olmazsa gerisi yüktür.”

 

Zikir, tefekkür ve iltica (teslimiyet) ile olgunlaşarak ehli kamil sıfatını alan insan, zikri kalbe indirdiğinde o artık dünya işleriyle meşgul olurken bile, kalbi Allahu Teala’yı zikreder. Allahu Teala’nın ve Peygamber Efendimizin (s.a.v.) sevgi ve övgüsünü kazanan o üstün veliler dünyanın hayat sigortasıdır. Yıldızlar sürekli vardır, ama güneş çıkınca gözükmez olurlar, evliyaullah da böyledir. Kendilerini her ne kadar açığa vurmasalar da onlar vardır, kıyamete kadar onların varlığı devam edecektir.

 

Peygamber Efendimiz (s.a.v.), bir hadisi şeriflerinde şöyle buyurur:

“Dünya, ahiret ehline haramdır. Ahiret de dünya ehline haramdır. Her ikisi de Allah ehli olanlara haramdır. Evliyaullah büyük velilerdir.”

 

Hz. Mevlana şöyle buyurur:

“Veliler, güneşin bekçileridirler. İnsanlar arasında onlar. Hakkın sırlarına vakıftırlar.”

“Senin cüz’i ve acayip bir aklın var. Cihanda kamil aklın sahibini ara! Cüz’i aklın kül ile elbette kül olur. Zira akl-ı küll, alçak nefsin boynuna geçirilen zincir gibidir. Hadis-i şerifin teville manası, “Hayırlı, temiz nefesler hayat bahşeden ilkbahar gibidir.” olur. İster sert, ister yumuşak olsun velilerin sözlerinden gafil olma. Onlar senin için gerçekten faydalıdır. Mürşidin sıcak ve soğuk sözlerini hoş gör ki cehennem sıcağı ve soğuğu sana kapansın. Onun yumuşak ve sert sözleri cana can katan bahar gibidir. Senin için doğruluğun, yakin (birşeyi tam bilme)’in sermayesidir. Ki onunla gönül bahçesi canlanır, gönül denizi o cevherlerle dolar. Gönül bahçesinde eksiklik olursa akıllı kimseye bu, kederler verir.”

 

İnsanları velayet mertebesine ulaştıran en önemli faktör, hiç şüphesiz imandır. İmanın güçlenmesine amil olan hususlar ise farzları yerine getirmek, yasaklardan kaçınmak, nafilelerle meşgul olup, onları çoğaltmaya çalışmaktır. Bir kimse kemal vasfına sahip olmadıkça, insanlar için uyulacak örnek sayılmaz. Hakk’ın bütün isimlerini, cami ve rahman isminin mazharı olan Peygamberimiz Efendimiz (s.a.v.) insan nevinin en mükemmeli hidayetin sırrı vücup ve imanın merkezi Kur’an ve Furkan’ın hakikat noktasıdır.

 

Bayezid-i Bistami şöyle buyurur:

“Kimin (Hak yolda kendisine rehberlik yapacak) bir üstadı yoksa, onun imamı şeytan olur.”

 

Hz. Mevlana şöyle buyurur:

“Talipler, velilerden uzak olurlarsa hakikatte Hak’tan da uzaktırlar.” “Allah erleri boş söz söylemezler. Temiz kişilerin bedenleri de aynı can gibi saftır. Onların nefisleri, suretleri ve sözleri de nişanı olmayan bir ruh olmuştur.” “Ey yiğit! Şeyh, suçsuz olanlardır. Hakk’a onlar eldeki yay gibi yakındırlar. Şeyh kimdir? Yani saçı, sakalı ağarmış ihtiyar. Fakat saçın, sakalın manasını bilip faydalan. Kara kıllar, onun varlığıdır. Şeyhin varlığından bir kıl bile kalmamalı. Varlığı kalmayan artık pirdir; saçı, sakalı ister kara olsun ister kır! Saç, sakal insanlık sıfatıdır; kastettiğimizi, yüzdeki sakalla baştaki saçlar sanma!”

Allahu Teala bizleri onların yolundan ayırmasın.

 www.hakvehakikatler.tr.gg

 

 
Genç yazarlar Kulübü / Web Tasarım : Orhancam