Genç Yazılar
Genç Hikayeler
Genç Şiirler
Genç Makaleler
Genç Fikirler
Genç Mizah
Haftanın Genç Yazısı
Genç Yazarlar Komitemiz
Üyelik İşlemleri

mail.jpg (2821 bytes)

Yazılarınızı göndermek için tıklayın

 
 
Adınız Soyadınız
E-mail Adresiniz
Arkadaşınız Adı
Arkadaşınız Email Adresi
Email in Konusu
 
Bu yazı 19.12.2011 tarihinden beri 1137 kez okunmuştur
Yazının Başlığı Yazar Adı Gönderilme Tarihi
Putları Kır! Belirtilmedi 19.12.2011

                                    

 

 Yaşamayı biliyor muyuz? Hayatı tanıyor muyuz? Tanımış olsak bu kadar değer verir miydik acaba? Hayatı ne kadar tanıyoruz? Tanımadığınız bir eve gitsek bile hareketlerimize dikkat ederiz. Evin sahiplerinin kurallarına ters düşmek istemeyiz. Ya koskoca bir ömrü bilmediğimiz bir yerde harcamak nasıl bir şey? Elbette bu dünyanın da kuralları var. Hem de kuralları Allah koymuş. Hem yaratmış hem de emir ve yasaklarını bildirmiş.

 

 Bizden istenen şey dünyaya dalmak mı? Dünyevileşmek mi? Zamanımızı şu dünya için akıtmak mı? Dünyayı istemek mi? Dünyanın düşüncelerimizi işgal etmesi mi? Kafamızı dünyaya yormak mı? Fıtratımıza ters gelen bütün o öğretileri aşabildik mi? Allah’a yol bulabildik mi? Faniden, geçiciden yakamızı kurtarabildik mi? Ötelere kanat açabildik mi? Bu dünyada değer verdiğimiz fani işler, ötelerde pek esassız kalacak. Acaba tasavvurumuzdaki sapmalar amellerimize nasıl yansıyor?

 

 Abdulkadir Geylani Hazretleri (k.s.) şöyle buyurmaktadır:

 

 “Senin kendisine güvenip ümit bağladığın her şey, senin ilâhındır, mabudundur. Kendisinden korktuğun veya kendisine ümit bağladığın her şey, senin ilâhındır, mabudundur. Esas sebep olan Allah’ı tamamen unutarak, zararın da, faydanın da kendisinden geldiğini kabul ettiğin her şey, senin ilâhındır, mabudundur. Fakat kısa bir süre sonra görürsün sen. Allah, kendisini bırakıp da güvendiğin ve bağlandığın ne varsa hepsini alır.

 

Şu hususu iyi bil ki, bütün eşya, sadece Allah’ın hareket ettirmesiyle hareket eder, durdurmasıyla durur. O’nun iradesi ve kuvveti olmadan, ne duran bir şey harekete geçebilir, ne de hareket etmekte olan bir şey durabilir. Kişi bu hususu böylece bilip kabul ettiği zaman, artık insanları ve diğer varlıkları Allah’a ortak tanıma yükünden ve suçundan kurtulur. Allah’a şirk koşmaz.

 

Melekler içinde resim, suret bulunan eve girmezlerse, içinde bir sürü suretlerle putlar

bulunan senin kalbine Allah nasıl girer? Allah’tan gayrı her şey bir puttur. Öyleyse sen, putları kır. Evi temizle.

 

Ey dünyaya kulluk edenler! Ey ahirete kulluk edenler! Siz, Allah’ı da, dünyayı da, ahireti de bilmiyorsunuz. Kiminizin putu dünya. Kiminizinki ahiret. Kiminizinki insanlar. Kiminizinki zevkler, nefsani arzular. Kiminizinki övülme, halktan tasvip görme, alkış toplama.

 

Allah dışında her şey, bir puttur. Kişi Allah’tan gayrı neye bağlandı ve neye gönül verdiyse, o onun putudur.

 

Senin bütün umudun insanlar. Her şeyi onlardan bekliyor, onlardan umuyorsun. Korkun da onlardan. Hep onlardan korkuyorsun. Bu hal, Rabbine şirk koşmaktır, ortak tanımaktır.

 

Bu zaman, ahir zamandır. Bu zamanda çoğu insanların mabudu, paradan ibarettir. Bu zaman insanlarının çoğu, Musa Aleyhisselam’ın kavmine benzedi. Yahudilere benzedi. Onlar, altın buzağıyı kendilerine mabud edinmişlerdi. Bu zamanın insanının altın buzağısı da paradır. Parayı kendine mabud edinmişsin, Rab edinmişsin. Paraya tapıyorsun. Senin Allah’ın para.

 

Hükümdarlar, devlet büyükleri ve ikbal sahipleri, halktan bir çoğunun nazarında birer ilâhtır. Dünyevî imkânlar, zenginlikler, sıhhat, afiyet, kuvvet ve kudret, birçok insanların nazarında birer ilâhtır. İnsanların birçoğu, bunlara ve benzeri şeylere taparlar...

 

Dünya zorbalarına, zenginlerine, firavunlarına ve hükümdarlarına saygı gösterip Allah’ı unuttuğun ve O’na saygı göstermediğin takdirde, senin hakkındaki hüküm de, putlara tapanlar hakkındaki hüküm gibidir. Sen de putuna saygı gösterenlerden olursun. Putlara kulluk etme, onları yaratana kulluk et. İşte o zaman, putlar sana boyun eğecektir.

 

Sen, namazda iken bile yalan söylüyorsun. Mesela namaza dururken ve gene namaz sırasında, “Allahu Ekber” (Allah her şeyden büyüktür) diyorsun. Böylece yalan söylemiş oluyorsun. Çünkü senin kalbinde, Allah’tan başka bir ilâh vardır. Kendisine güvenip bağlandığın her şey, senin ilâhındır, mabudundur. Kendisinden korktuğun ve kendisine ümit beslediğin her şey, senin ilâhındır, taptığındır.

 

Kendisinde Allah’tan başka bir şey bulunduğu müddetçe, senin kalbin için kurtuluş yoktur. Eğer sen, taşlar üzerinde Allah’a bin yıl secde etsen, değil mi ki kalbinle O’ndan başkasına yöneliyorsun, sana bu secdeler hiçbir fayda vermez. Mevlâsından başkasını sever oldukça, o kalp için iyi bir akibet yoktur. Allah’tan başka her şeyi kalbinden yok etmedikçe, saadete eremez, bahtiyar olamazsın.”

 

“Nefs ile Hak, bir arada bulunmaz. Dünya ile ahiret bir arada bulunmaz. Kim ki nefsi ile birlikte ise, o, Cenab-ı Hak’la beraberliği kaçırmıştır.”

 

 Allah’a vasıl olabilme duasıyla...

 

 

 
Genç yazarlar Kulübü / Web Tasarım : Orhancam