tutarsan ellerimden yine de düşerim sanmıştım, düşmelerle beşik kertmesi olduğum için…bak işte, kaldım…uçurumun dibindeki ayaklarım yürüyor artık…
hangi bahardan kalma bu direnmeler söylesene?... sen bu kadar inanırken sözlerime, ben nasıl yolsuz bırakırım düşleri?... terini sildim kelimelerin, avuç içimde kınalı gülümseyiş, kokla lütfen, gül kokuyor inadına tepinmelerim…
ne güzel atıyoruz kahkahaları sohbetlerin içine…ne çok cümle birikmiş dudak kıyısında akmayı bekleyen… ne çok ben olmuşum senin yanında…maskelerimizi emanet ederek vestiyere, ne çok biz olmuşuz rakının ve hayatın içinde…ki aslında maske kullanmadığımızı ve emanet ettiklerimizin sadece yüzümüzün kırılgan yani olduğunu da, kelimelere sustukça fark ettik…
-( mahcup bir süreçti bende ki,sen. Ben her şeyi sen(i) sandım, kandırıldım; kirpiklerimdeki damlalara usulca ağlarmışım ben...)