Fatma Karabıyık Barbarasoğlu'nun İstanbul’daki çeşitli araçlarda yolculuk yaparken bizzat yaşadıkları kaleme
alınmış bu kitapta. Yazılanların bir çoğunu aslında biz de yaşamaktayız. Ama ne
çareki dakkatlerimizden kaçmakta, durup gözlemlemeki düşünmek ve fikir üretmek
bu kitabı okuyunca anladım ki yazarların ayırt edici özelliğidir.
Kitapta yer
alan hikayeler İstanbul’un Hilmi Yavuzun sınıflandırmasıyla medeni şehir mi
yoksa medeniyet şehri mi olduğunun da ayrımına varmamız adına bize ışık tutar
nitelikte. İstanbul insanının kültür dünyası bir yönüyle tamamen, samimane
gözler önüne serilmiş vaziyette.
Yazarın
bu kitabı yazmak adına izlediği yol ise gayet tabi bir tavırdan geçiyor. İlgi
çeken bir hadise yakalamak, gözlemlemeye başlamak, ve üzerinde düşünmek hem de
kimselere çaktırmadan. Lakin bu gözlemleme hadisesini bir başka yazar Metin
Karabaşoğlu göz gıybeti saydığından kendini ondan alıkoymaya çalışırdı. Oda
Fatma K.K gibi düşünen bir kafa. Acizane kanaatim iyi niyetle, toplumsal bir
realiteyi ortaya koymaya yönelik yapılan böyle gözlemlerin manevi bir
mesuliyeti olmayacağı. Vicdan müftümün fetvası kültür dünyamızın durumunun
aydınlatılması adına bir karar oldu.
Bu
kitapta dilencilerin psikolojilerinden tutun da onlara para vermek istemeyen
kadınlara... kadar her kesimden insanı sokakta olduğu gibi bulacaksınız.
Yazılar ilgi çekme, etkileme kaygısından uzak son derece realist bir bakış
açısı ile kaleme alınmış. Yaşanmışlık hissi noktasında tereddüde düşeceğinizi
zannetmiyorum. Okudukça “hakikaten bu bizim halkımız” diyeceksiniz. Hatta çoğu
şey size tebessüm ettirecek.
Ben
en çok güzel insan hikayeleri,zamlı tarife, “Bilmiyorum” demeyi bilmiyoruz
bölümlerinden etkilendim.
Yazarın
uslubu oldukça sade. Yüklemleri sonda. Zaman zaman şiirselliği de yakalıyor.
Akıcı, her kesim tarafından kolay okunur bir uslubu var. Dikkat çekici
kelimeleri nadiren de olsa kullanıyor. Kelime hazinesine bir yenisine de daha
eklemeye değecek kelimeler. Diyalog tekniğini sık sık kullanmış. Anlatım
oldukça canlı. Şairlerden ve düşünürlerden alıntıları da konu ile bütünleştikçe
vermiş. Örneğin;
“Gerçekte herkesin tanıyıp hürmet
ettiği hak yoktur, fakat herkesin kendi nefsi için daima ileri sürmeye hazır
bulunduğu haklar vardır.”Albert Sorel
“Aldanma, aldırma da geç git
diyemem aldırırım
Çiğnerim, çiğnerim hakkı tutar
kaldırırım.” Akif
Bu kitabı oldukça zevkle okudum.
144 sayfa olan kitap iki güne bitmeli diye düşünüyorum