Firaktan Gelen Feryatlar!
Insan, kendi oz yapisi itibarıyla, dunyadaki hemen hersey ile alakalidir. Hem insana kendi icinden gelen sinirsiz bir isteme hissi verilmistir. Onun için, insan da dunyadaki pek cok seye karşı bir sevgi ve muhabbet besliyor. Koca dünyayı bir hanesi gibi seviyor. Ebedî Cennete bahçesi gibi baglaniyor. Halbuki, o cok sevip bagladigi hersey kendisi gibi durmuyorlar, gidiyorlar. bundan dolayi onlarla olan ayriliklarinda daima azap çekiyor. Onun o hadsiz muhabbeti, hadsiz bir mânevî azâba sebeb oluyor. (R.N.K Pariltilar)
Aslinda osmanlica olan bu essiz cumleler butununu, bugunun turkcesine cevirmeye calistim. Defalarca okudugum bu bolum SIKINTI cektigim bugunler de yardimima yetisti, tam kimsem kalmadi bu gurbette, yalnizim duygusunu hissettigimde, kulaklari sagir eden, kalbi titreten degilsin sedasini duyurdu bu kitmire. Bir gece yarisi uyku tutmadi yatakta kivraniyorum, ayaga kalktim isigi actim kamasan gozlerin esliginde kitaplari suzuyorum, yapacak hicbir sey de yok hani, gozume Pariltilar kitabi takildi ve rasgele bir sayfa actim ucuncu Parilti denk geldi; Basta da soylemistim defalarca okudum fakat bu girisi hicbir zaman fark etmemistim!
''Bu bolume bir derece his ve zevk karışmış. His ve zevkin coşkunlukları ise, aklın düsturlarını, fikrin mizanlarını çok dinlemediklerinden ve müraat etmediklerinden, bu Üçüncü bolum mantık mizanlarıyla tartılmamalı''.
Ustad burada simdiye kadar hic yazmadigi bir seyi yazdigini soyluyor, his ve zevk karisti diyor, mantik cercevesinde bakmayin seklinde uyariyor ve tam bu kertede ask geliyor akla, akilla cozemedigimiz ve belki cozeriz oluyor suursuzca dilimizden dokulen.. Hep bir umut ya caresi varmidir diye aranan, peki bu kadar derde giriftar olan var, yok mu bunun bir caresi, derdi veren ALLAH (c.c) sifasinida mutlaka vermistir diye dusunuyorum..
Asik oldugun kisiyle gecirdigin saatler dakikalari, dakikalar saniyeleri andiriyor, dunyanin en zevkli anlari onla gecirilen zaman dilimleri, en guzel koku onun teninin kokusuysa, her mevsimde bir ilk bahar havasi varsa, kisin ayazi ve yazin sicagi dokunmuyorsa, yuzune tokat gibi vuran yagmur taneleri onu hatirlatiyorsa, her yuz ona caliyorsa ama aklinda ona benziyecek kadar guzel bir sey yoksa, caresiz yatakta hasta yatarken calan her telefonu o zannediyorsan, yuzu gozlerinden, gulusu kulagindan, kokusu burnunundan, dokunusu teninden gitmiyorsa, onsuz gecirilen geceler issiz, gecirdigin her gun oksuz ise, kaybetme korkusu kavusma anindan agir basiyorsa, bilincin artik nasir bagladiysa dusuncelerin absurd kararlarin oylesineyse o zaman sen ruhunu aforoz etmis, yasayan olu gibi etrafta gezinen bir cesetten ibaretsindir.
Peki yaratilma sebebimiz ceset olarak hayatimizi daim ettirmek icin midir, madem oyle ruh neden yaratilmistir, her yol sevgiliye mi cikar, yoksa biz yanlis yola mi sapmisizdir, kainatta ilk aski baslatan da aslinda Allah degilmidir ''Habibim sen olmasaydin kainati yaratmazdim'' bunu kanitlamaz mi? Peygamber efendimiz (s.a.v) omru boyunca hic bir zaman makam mansiba sevdasina, mal mulk hirsi gibi hic bir mulahazaya girmemis sadece ummeti ummeti demistir, bu nasil bir sevgidir ki; Allah (c.c.) yanina kadar yukseliyor, bir istegin var mi itabina muhattab oluyor ve orada dahi agzindan ummeti kelimesi cikiyor, dunyadaki tum cile ve iskenceye ragmen ummeti icin geri donmek istiyor! Sahabelere bakalim onlarda anadan, babadan, yardan, yurttan, maldan, mulkten geri durup Allah yoluna cikiyorlar, acaba hangi mulahazayla yapiyorlar bunlari, duygularini nasil diri tutabiliyorlar ilk gunku gibi.Aylarca at ustunde hicret ediyorlar diyardan diyara, tek mulahazalari Allahin sevgisi ve onun rizasi, aramizdaki fark ne? Onlar hangi yolda, biz hangi yoldayiz, belki bunlar uc ornekler denilebilir; ama onlar gokteki yildizlar gibidir, birini bile takip ederseniz sirati mustakime erbilirsiniz diyor fahr-i kainat, gokteki yildiz olamayiz belki ama onu takip edip belki yolumuzu bulabiliriz.
Bir de ''YA BAKİ ENTEL BAKİ'' sirrina bakalim ve cektigimiz acilarin, dertlerin, kederlerin sebebinianlamaya calisalim. aslinda bu ayetin belki binlerce aciklamasi olabilir ama bir tanesiyle konuya girelim;
Allah, kendi bekası ile Bâki'dir; varlıklar ise ancak onun varlıklarını devam ettirmesi ile var olabilmektedir.
Yani kalici olan Allah (c.c) dur geri kalan her varligin bir sonu vardir. Bunu her goren goz, isiten kulak hisseden kalp biliyor ama yine aldaniyoruz ve defalarca kendimizi kandiriyoruz. Allah bize sonsuz sevme hassasi vermis biz bunu bir arabanin evin veya cok sevdigimiz sevgililer uzerinde harciyoruz, peki hic mi? baglanmiyacagiz bunlara tabiki bunlar ile alakamizi kalben degil kesben olacaktir. Simdi bir ornekle acalim mesela herkes ailesini inanilmaz sever gercekten gonulden baglidir hatta o kadar ileridir ki sevgimiz imana tam ermemis ruhlarda peygamber sevgisinin esamesi bile okunmazken esine cocuguna kisaca ailesine karsi sevgisi hat safadadir. Allah bunun cezasini onlardan biri ile ayrildiginda ona verdigi azapla odetir bedelini ama goren goz olmak gerekir anlamak icin. Birde bu dunyada sevdigimiz hersey bize aci verir; annemizi cok seviyoruz mesela baska sehire gittigimizde ozluyoruz, hastalandiginda uzuluyoruz, kaybettigimizde icimizde bir sizi gozumuzde bir goz yasi olarak kaliyor. Demek ki anne sevgisi mutlak sevgi degilmis diger tum sevgiler gibi!
Simdiye kadar yazilan tum ask siirlerine bakalim hepsinde bitmeyen bir aci, tukenmeyen bir keder, ofke kokan isyan cigliklari var. Peki sevmediklerimiz mi? bizi mutlu edecek tabiki hayir onlara bakisimizi degistirmeliyiz sanirim ''yaratilani yaratandan oturu sevmek'' O (c.c) olmasaydi ben onu sevemiyecektim mutlak olan odur. O ol dedi ve oldu olaylara Müsebbib-ül Esbab'dan( Butun sebebleri meydana getiren) bakarsak dogrulari gorecegiz. Sonsuz sevme kabiliyetimiz sonsuzu sevelim diye verilmis!
Ilk ayrilik aninda gonulden ''YA BAKI ENTEL BAKI'' dersek iman potasinda eritip, rizahi ilahi kokularini alirsak o zaman mutlulugu bulmus oluruz. Yukaridaki tanimda ne dedik varlik bekasini Allahin bakiligine borcludur o zaman etrafinda imrenerek baktigin arabalar, cok sevdigin sevgilin, icinde otururken sana haz veren evin, SIKILMADAN saatlerce yaptigin arkadas muhabbetleri, her ogun aldigin yemekler.. bunlarin hepsi zaten zati zulcelalin surekliligi ile beni mutlu ediyor ve onlardan bundan dolayi zevk aliyorum.
Mana-i Harfi; Belirsizlik içinde mutlak belirliliktir, iste o mutlak Allahtir. Son bir ornekle bitirelim Allah o cok sevdigimiz evleri arabalari, yatlari, katlari emrimize verdi ama etrafimizda hicbir insan yok ya da canli bir varlik ne kadar ehemmiyeti olurdu tum bu taparcasina sevdigimiz malimiz mulkumuzun, ya da vazgecemedigimiz karaktersizde olsa, arkamizdanda vursa sevdigimiz sevgililerimiz bizim sevdiklerimiz bizi sevene, kalu belada soz verdigimize ulastirmiyorsa, sevdiginin bakislari bulanik, akli karisik, sozleri yalan ve dolan, hareketleri yapmacik, hesaplari kucuk, hayati kurgu ise yapacak tek sey; tek ve yegane olani hatirlamak ben ne yapiyorum diyerek ayaga kalkmak dustum surctum kalktim sana geliyorum rabbim sen affedensin diyip yoluna dusmektir!
Ey nefsim! Kalbim gibi ağla ve bağır ve de ki:
Fânîyim, fânî olanı istemem;
Acizim, âciz olanı istemem
Ruhumu Rahmân'a teslim eyledim,
Gayrı istemem İsterim,Fakat bir yâr-ı bâkî isterim Zerreyim,
Fakat bir şems-i sermed isterim
Hiç ender hiçim,Fakat bu mevcûdâtı umumen isterim"
BSN
By Burak Kilic