ROMAN ÖZETİ:

      Roza serbest bir Alman ailesinin kızıdır. Babası ülkenin en önemli teologlarından olmasına rağmen , Rozaya hiç ahlak eğitimi vermeyen ve onunla ilgilenmeyen bir babadır. Roza gençlik yıllarında sürekli alkol ve uyuşturucu komasına girer. Rozayı çoğunlukla sokak köşelerinden baygın bir şekilde toplarlar. Yani çok berbat bir yaşam sürer.  Annesi ise kendi şirketlerinin müdürüdür. Erkek kardeşi Hans da doktordur. Ama Roza doktorluk tahsilini tam tamamlayamamış ve hemşire olmuştur.

    Almanya bir dönem Türk işçilerin akımına uğrar.  Almanyanın sanayi alanındaki işçi açığı yüzünden Türkiyedeki  işçiler Almanyaya çağırılır. Artık Türkler her alanda yer edinmeye başlar.

   Bir gün Rozanın çalıştığı hastaneye Bayram adında bir Türk gelir. Bu adam Rozanın ilgisini çeker. Hastanın bakımını arkadaşından kendine devrettirir. Bayramla tanışır,uzunca sohbet ederler. O günden sonra Bayram her cumartesi hastaneye Rozayı görmeye gelir. Roza Bayramında kendinden hoşlandığını anlar ve aralarında büyük bir bağ başlar. Zamanla birbirlerine daha da bağlanırlar.

     Roza Bayramla yakınlaşmalarını ailesine açar. Ailesi bu duruma karşı çıkar. Roza sevdiği adamı savunur. “ Şimdiye kadar bana ‘alkol içme kendine zarar veriyorsun.’diyen kimse olmadı. Ama Bayram beni alkolden uzaklaştırmak istiyor. Hem o diğer erkek arkadaşlarım gibi hemen benden yararlanmak istemedi. Beni gerçekten seviyor. Bana sahip çıkmak istiyor.” der. Ailesi çok şaşırır, erkek kardeşi şaşırmakla kalmaz birde Rozaya tokat atar. Roza ağlayarak odasına çıkar.

    Bir noel akşamı ailesine yine Bayramla olan ilişkisinden bahseder. Ama ailede bir değişiklik olmaz. Hatta Hans dayanamaz ve Rozaya bir tokat daha atar. Roza   sonraki yakın günlerde evden ayrılır ve bir evin iki odalı çatı katında yaşamaya başlar.

     Bu günlerde Bayram ona çok destek olur.Rozayla evlilik planları yaparlar. Ama Bayram evlenmenin hemen olmayacağını , evlenmeleri için Rozanın önce Müslüman olması gerektiğini söyler. Bayrama aşık olan Rozada bunu kabul eder. Bir gün Bayramla birlikte camiye giderler. Cami Rozanın çok ilgisini çeker. Kendi kiliseleriyle kıyaslama yaptığında asıl ibadet edilecek yerin kilise değil cami olduğunu anlar. Sonraki günün sabahı Bayramla camiye giderler ve Roza Müslüman olur. Sonrada adını Rabia olarak değiştirir. Rabia yaşadıklarını ailesine anlatır. Ailesi yine her zamanki ağır tepkisini gösterir.  Rabia o günden sonra işten çıkarılır.- Büyük ihtimalle babası onu yıldırmak için yaptırmıştır.- diye düşünür. 

               Bayram la Rabia çatı katındaki evde yaşarlar. Rabia bir müddet sonra hamile kalır. Ve bir erkek çocukları olur. Adını Mehmet koyarlar. Rabiaya babası telefon eder. Bayramla resmi nikahlarının olmamasının çocuk için sorun olacağını, velayetini onun üzerine devrederlerse koruma altında olacağını söyler. Rabia babasının değiştiğini düşünerek  çocuğun velayetini babasının üstüne devreder. Ama ne yazık ki babası değişmemiştir.  Mehmetin dedesinde olduğu bir gün Mehmet vaftiz edilir. bunu duyan Rabia delirir. Ama velayet babasında olduğu için bir şey yapamaz.

      Bayramla Mehmeti de alıp Türkiyeye kaçmaya karar verirler. Fransa üzerinden Türkiyeye kaçarken  babasının çocuk kaçırma ihbariyle sınırda yakalanırlar. Bayram hapse atılır, Rabia ise salınır. Mehmet de dedesine geri verilir.

      Rabia nın ailesinin Mehmetin bakımını yapamamaları nedeniyle,  Mehmet  Rabiaya verilir.  Rabia çok zor günler geçirir. İşte bu zor günler onun için nura dönüşür ve bu dönemde İslam hakkında bayağı bilgi öğrenir. Dinini bilerek yaşamaya başlar. Bayramın hapiste bir yılı dolar. Alınan bir kararla Bayram kalan süresini sabahları evinde akşamları ise hapiste geçirerek tamamlamaya başlar.  Bu günlerde Bayramla yine Türkiyeye kaçma planları yaparlar. Babasının Fransa da olmasını fırsat bilerek Çocuklarınıda alıp bayramın ayarladığı bir kamyonla kaçarlar. Sınırı sorun yaşamadan geçerler. Bulgaristan ve Yugoslavya dan sonra Türkiyeye varırlar.

    Rabia Türkiyenın güzelliklerine hayran kalır. Ve yolculukları Ankarada sonlanır. Ankarada kaldıkları  altı yıl bayunca başlarına çok şey gelir.  Orada ilk önce kendilerine bir dükkan açarlar. Bayramın işleri çok iyi gider. Rabia da evde çocuklarına bakar. Bir gün Rabia evdeyken kapı çalınır ve yanında iki çocukla bir kadın gelir. Bayramın köyünden geldiğini ve bayramın karısı kaçınca bu çocukların ortada kaldiğini söyler. Rabia çok şaşırır.  Bayrama buradan gitmek istediğini söyler.Ama Bayram Rabia nın pasaportunu saklar ve gitmesine izin vermez. Rabia Bayramla yaşamak zorunda kalır. Rabia bu günlerde yaniden hamile kalır. Ve kızı olur. Adını Hayriye koyarlar. Bu dört çocuğu tüm sevgisiyle Rabia büyütür. Zor günler ve kötü olaylar başlarından hiç ayrılmaz. Yine bir gün Bayram eve yıkık bir halde gelir. Rabia nedenini sorduğunda ekmek teknelerinin –dükkanlarının- yandığını öğrenir. Bu dükkanın zararlarını gidermek için evdeki birkaç eşyayı satmak zorunda kalırlar. Bir çok borcun içine girerler. En sonunda bu koca şehirde yapamayacaklarını anlayıp Bayramın köyüne giderler.

     Köyde pek sıcak karşılanmaz. Ona ilk günlerde ‘sarı çiyan’ derler. Ama sonradan Rabia yı çok severler. Ve ona ‘sarı gelin’ sonrada ‘melek gelin’ demeye başlarlar. Köyde kaldıkları evde Bayramın babası ve analığı ile yaşamaktadırlar. Bayramın babası aylardan sonra vefat eder. Analığı  da onları evinde istemez. Ve Bayramlar köydeki evden ayrılırlar.

     Saatlerce kalacak bir yer ararlar.  Yanlarında paraları olmadığı için dağ başında çobanların geceleri dinlenmek için kaldıkları mağara evlerinden birine taşınırlar. Mağara evde kaldıkları süre içerisinde dört yıl sonra hamile kalır. Zavallı Rabia dağın başında yardım alamadığı için çocuğunun doğumunu kendisi yapar. Mesut adında bir oğlu olur. Uzun yıllar sonra mağara evden ayrılırlar. Kayseride bir dükkana yerleşirler. Kaldıkları yerin üç kenarı duvar, biri ise camdan oluşmaktadır.  Dükkanın üst katında oturan kadın Camı kapatmalarına yardım ettiği gibi yaptığı yemeklerle çocukların karnını doyurur. Ama bu şehirde kış çok soğuk geçtiği için çocuklara zarar vermesi ihtimaliyle kalacak başka bir yer ararlar. Rabia kışı geçirmek için en uygun yeri bulur. Hayvan barınaklarında çobanlar için ayrılan odalardan birine yerleşirler. Aslında bu oda iki bölmeden oluşmaktadır. Çocuklara ve kendilerine göre odayı ayarlar. Oradaki görevliyle konuşurlar ve hayvanların bakımı için çalışabileceklerini söylerler. Karı koca kayvanlara çobanlık yaparak geçinmeye başlarlar. Bu süre içerisinde Rabia bir doğum daha yapar. Bir oğlu olur. Kaldıkları mağara şeklindeki evin duvarları kilden oluşmaktadır. Yağmur yağdığı zaman bu kil yumuşar. İşte duvarların yumuşadığı bir dönemde mağarayı genişletmeye karar verirler. Bayram genişletme sırasında tavanın üstüne çökmesiyle ölür. Rabia altı çocukla çaresiz halde kalır. Ama komşuları yardım eder.  Evi geçindirmek ve çocukların meslek sahibi olmasını sağlamak için Mehmet ve üvey oğlunu başka bir şehre çıraklığa yollar. Kızı Hayriyeyi ise yatılı kuran kursuna gönderir. En azından üç çocuğun  gideri ortadan kalkar. Kendisi ise evlere temizliği gitmeye başlar.

     Bir gün temizlikten döndüğünde kızı ,evde yabancı birilerinin olduğunu söyler. Eve girdiğinde karşısında kardeşi ve babasını görür. Onu Almanyaya götürmek için ikna etmeye gelmişlerdir. Ama Rabia yı ikna edemezler. Gece Rabia onları bırakmaz ve yatak açar. O gece yattıklarında babasının çocukları vaftiz ettirmek için plan yaptığını duyar. Çok öfkelenir ve babasına aşırı kinlenir. Rabia uyuduğunda rüyasında nur yüzlü bir adamın ‘Çocuklarına sahip ol! ‘ diye üç kere tekrar ettiğini duyar. Bu rüyadan , çocukları Almanya ya göndermemesi gerektiğini anlar. Sabah kahvaltıda babası ve kardeşi yine iknaya başladıklarında Rabia kendini tutamaz ve “Gidin buradan,evimi terk edin .” diyerek onları evden kovar.

ROMANIN KAHRAMANLARI:

Rabia -Roza- : Roamnın baş kahramanıdır.

Bayram: Rabianın eşidir.

Mesut,Hayriye,Mehmet: Rabianın çocuklatıdır.

Hans: Rabianın erkek kardeşidir.