SEKİZİNCİ RENK
Ülev psikoloji okuyan genç bir kızdır. Hedefi güzel bir projeyle Amerika ‘ya gitmektir. Bir gün kolej sınavlarında birinci olan Ela’yı keşfeder. Onun, projesi için güzel bir fikir olduğunu düşünür.
Ela’nın annesi ünlü bir tiyatrocudur ve üzerine çok düşmektedir. Ela’nın oyuncaklarla oynaması gereken yaşta başına hocaları dikmiş ve piyano ve baleyle tanıştırmıştır.
Ülev ile Ela çok iyi arkadaş olurlar. Ela büyüdükçe annesinin ona karşı tutumundan sıkılır ve sürekli tartışırlar.
Ela liseye başladığında arkadaş edinmesi zor olmuştur. Çünkü küçükken hiç arkadaşı olmamıştır. Arkadaşlarının yanında küçülmemek için bir sürü yalan söyler.
Bir gün sınıflarına Alp adında biri gelir ve bir süre sonra Ela ve Alp çıkmaya başlarlar. Bu sırada Ülev Amerika ‘ya gider. Ela da peşinden gider. Alp hastadır ve Amerika ‘da tedavi
Görmektedir. Orada güzel günler yaşarlar ve Alp ölür.
Ela yaz kampında annesinin sırlarını öğrenmiştir. Annesi bunu öğrenince ona çok kızmıştır.
Ela,Alp ölünce kendini zor toparlar. Üniversiteye hazırlanmaya çalışır. Üniversi-
teyi kazanınca her gün defterinde iltifat dolu notlar bulur. Bu durum çok uzun bir süre sürdükten sonra Ela bu kişiyle tanışmak ister.
Ela bir gün kütüphaneye giderken karda ayağı tam kayacakken bir genç onu tu-
tar. Notları yazan bu kişinin adı Can’dır. Ela ile Can evlenir.
Evlendikten çok az bir süre sonra Can işi için Ağrı’ya gider. Ela ona sürpriz yapmak amacıyla Ağrı’ya gittiğinde kocasıyla bir kadının yattığını görür. Can yüzsüz bir şekilde Ela’dan özür dilemesini isteyince Ela Can’ı terk eder.
Ela’nın annesi Amerika ‘ya gider. Ela da dayanamaz ve o da gider. Annesinin kanser olduğunu öğrenir. Ela ve annesi o günden sonra geçmişte yaşanan kavgalardan çok pişman olurlar. Geç te olsa birbirlerine sımsıkı bağlanırlar...