Unutan Unutulur
İbrahim b. Beşşâr anlatıyor:
“Bir sûfi İbrahim b. Edhem’i görünce sordu:
“Ebû İshak! Kalpler niçin Allah’a kapalıdır?”
Ona şöyle cevap verdi:
“Çünkü kalpler yüce Allah’ın buğzettiği şeyleri isterler. Dünyaya, gurur, eğlence, oyun yurduna yönelirler. Bitip tükenmeyecek nimetlerin, sermedî bir kudretin kesintisiz ve sonsuz hâkimiyetindeki ebediyet yurdu için amel etmeyi terkederler.”
Ehlullah bu dünyayı bir fare deliğine benzetir. Sadece bu dünyaya çalışmak, bu dünyadaki bilgileri öğrenmek, ötelerle ilgili hiçbir şeyi umursamamak, bu deliğin ötesine bakamamak fare gibi olmayı da beraberinde getirir.
Abdullah b. Mesud’dan:
Hz. Peygamber (s.a.v.) şu âyeti okudu:
“Allah’ın göğsünü İslâm’a açtığı kimse, Rabbinden bir nur üzerinde değil midir? (Zümer 39/22)
Bizler, “Yâ Rasûlallah! Gönlünün açılması nasıldır?” diye sorduk.
“Nur kalbe girince kalp açılıp ferahlar” buyurdu.
Biz, Yâ Rasûlallah! Bunun alâmeti nedir?” diye sorduk.
Şu cevabı verdiler: “Ebediyet yurduna yönelmek, gurur yurdundan uzaklaşmak ve ölüm gelmeden önce ölüme hazır olmaktır”
Taha Suresi:
124. “Benim Kitabımdan yüz çeviren bilsin ki onun dar bir geçimi olur ve kıyâmet günü de onu kör olarak haşr ederiz.”
125. “O zaman: "Rabbim! Beni niçin kör olarak haşr ettin, oysa ben gören bir kimseydim" der.”
126. “Allah: “Böyledir, âyetlerimiz sana gelmişti de sen onları unutmuştun, bugün de öylece unutulursun" der.”
127. “İşte haddi aşanları, Rabb’inin âyetlerine inanmayanları böylece cezalandıracağız. Hem, âhiretin azabı bu dünya azabından daha şiddetli ve daha devamlıdır.”
Ehlullah bu ayetleri şöyle açıklar:
“Kim de Benim vahyimden, Benim zikrimden, Benim kitabımdan, Benim peygamberlerimden yüz çevirirse, Benim dinimden, Benim hayat programımdan, Benim yolumdan iraz eder, uzaklaşırsa kesinlikle bilesiniz ki onun içinde bu dünyada sıkıntılı bir hayat vardır. Dünyada bir geçim darlığının, bir mahrumiyetin, bir sıkıntının yanında âhirette de onu ama olarak huzurumuza getireceğiz. Onu kör olarak haşır edeceğiz. Dünyada sıkıntılı, bunalımlı bir hayat yaşayacaklar, âhirette de kör olarak haşır edilecekler onlar. İşte görüyoruz milyarların içinde, trilyonların arasında hâlâ fakirlik korkusu içinde kıvranıyorlar adamlar. Veya bir tek müslümanın Allahu Ekber demesinden bile sıkıntılanıyorlar. Dünyada böyle olanları âhirette daha büyük sıkıntılar beklemektedir. İki gözleri de kör olarak gelecekler Allah’ın huzuruna.
O zaman diyecekler ki, zikirden yüz çeviren, kitapla diyalogları kesilen, peygamberle ilgilenmeyen, Allah’a, peygambere ve müslümanlara karşı azgın bir düşman kesilen, hayatına Allah’ı karıştırmayan, hayatında kitabın izi bile bulunmayan, bu dünyada kitabın varlığına tahammül edemeyen, var gücüyle müslümanları yok etmenin hesabını yapan bu aşağılık mahluklar diyecekler ki Rabbim, bizi niye böyle kör haşrettin? Oysa bizler dünyada görenlerdendik. Dünyada gözlerimiz görüyordu. Şimdi niye bizi kör ettin? Rabbimiz buyuracak ki:
Kezalik. Evet öyle. Dünyada sana Benim âyetlerim gelmişti de, sen nankörce onları unutmuştun. Sizler dünyada size gelen âyetlerimi yok farz etmiştiniz. onları görmezden gelmiştiniz. Hayatınızı bu âyetlere göre düzenlememiştiniz. Hiçbir şey ifade etmemişti Benim âyetlerim sizin için. Ha var, ha yok, fark etmez demiştiniz. Âyetlerimle ilgilenmemiştiniz. Kendiniz onları okumadığınız gibi, duymadığınız gibi, onları size duyuranları da susturmaya çalışmıştınız. Dünyada gözleriniz vardı ama kullanmıyordunuz. Kulaklarınız vardı, kalpleriniz vardı, ama kullanmıyordunuz. sizler de işte aynen bunun gibi bugün burada cehennemin bir köşesinde dayanılmaz azapların kucağımda unutulacaksınız. Sizin orada azabın içinde kıvrandığınızı hiç kimse görmeyecek, hiç kimse ilgilenmeyecek buyuracak. Tıpkı dünyada sizin Bizi unuttuğunuz gibi Biz de sizi unutacağız. Aman ya Rabbi Sen bizi unutma. Aman ya Rabbi Sen bize kendini unutturma. Sen de bizi unutma ya Rabbi. Kendini unutturma bize ya Rabbi. Âyetlerini unutturma bize, kitabını unutturma, peygamberini unutturma ne olur ya Rabbi.
Bu duaya amin diyen bizler acaba nasıl bir hayat yaşıyoruz? Allah’ın zikriyle, Allah’ın âyetleriyle, Allah’ın kitabıyla birlikte bir hayatımız mı var? Allah’ı, Allah’ın kitabını, Allah’ın elçisini unutmadan bir hayat mı yaşıyoruz? Tâ-Hâ ile, Bakara ile, Âl-i İmrân ile birlikte, onların rehberliğinde bir hayat mı yaşıyoruz? Yoksa bunları unutarak, bunlardan habersiz bir hayat mı yaşıyoruz? Unutuyor muyuz Allah’ı? Unutuyor muyuz kitabı? Unutuyor muyuz peygamberi? Unuttuk mu İblisin düşmanlığını? Unuttuk mu Şeytanın vesveselerini? Dost mu olduk düşmanla? Düşman mı kesildik dosta? Unuttuk mu örtünmeyi? Unuttuk mu tevbeyi? Unuttuk mu hesabı? Unuttuk mu Allah’ı? Siz bilirsiniz, o zaman siz de unutulacaksınız.
O zaman unutmayalım ki biz de unutulacağız. Eğer unutmamışsak, hep hafızamızda canlıysa Allah, kitap, peygamber, âhiret, hesap, kitap o zaman korkmayın, asla unutulmayacaksınız. Allah asla sizi unutmayacaktır. Ve Allah’ın unutmadıklarının dünya hayatları da güzel olacak, âhiret hayatları da. Bunu hiçbir zaman hatırımızdan çıkarmayalım inşallah.
Evet, işte böyle israf eden, hayatını israf eden, fıtratını israf edenler, hayatlarını boşa harcayanlar, ömürlerini, imkânlarını, fırsatlarını kötüye harcayanlar, ölçüsüzce bir hayat yaşayanları ve âyetlerimize inanmayanları, âyetlerimizi boşa çıkaranları böylece cezalandıracağız. Dünyada onları rezil rüsva edeceğiz. Ama âhiret azabı bu dünya azabından çok daha şedit, çok daha sürelidir. Dünya azapları ne kadar şiddetli olursa olsun bir gün ölünce biter, ama âhiret azabı sonsuzdur Allah korusun. Evet âhiret gününde kör olarak haşır olacak bir adama verilen bir cevap ama bugün hepimize bir uyarıdır, korkalım, ürkelim, aklımızı başımıza alalım Rabbimizin bu uyarısıyla.
Şimdi bir soru. Bir durum değerlendirmesi. Bir tarih sorgulaması. Eğer bu kadar âyet size hidâyet etmemişse, bu kadar uyarı sizin akıllarınızı başınıza getirmemiş, sizi adam etmeye yetmemişse şu âyetlerimde mi yetmeyecek? Şu ayetlerimle de mi adam olmaya yanaşmayacaksınız? buyurarak Rabbimiz bizi bir uyarısıyla, bir âyetiyle daha karşı karşıya getirecek.”